Arda Erel son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz isimlerden birisi haline geldi. Ben de kendisine fayda sağlayacak bir paylaşım yapmaya karar verdim ve Arda Erel’e ait sözleri derleyip sizlere sunuyorum.
Ve hayat, şu an kafana taktığın şeylere üzülecek kadar uzun değil.
Sen umursamadıktan sonra, seni ne kadar üzmek istediklerinin, seni ne kadar sevmediklerinin, seni ne kadar kıskandıklarının hiçbir önemi yoktur.
Bazı insanları dününde bırak ki, yarın canını sıkmasın.
Öyle bir güven ver ki, sevdiğini ispat etmene gerek kalmasın.
Bazı insanların seni umursaması için, onları hiç umursamaman gerekir.
Tek duaya birçok şeyi sığdırabiliriz aslında; Allah hayatımızda ne yolunda gitmiyorsa, onu yoluna soksun. İçini rahat tut. Mutsuz edip mutlu olabilen yok şu hayatta.
Uğraşmayı bıraktıysam, değmeyeceğini öğrenmişimdir.
Mutlu olmak istiyorsan; herkesi kendin gibi sanma.
Pişman olmak boşuna. Yanlışı yaşaya yaşaya doğruyu, insanları eleye eleye sana ait olanı bulacaksın.
Bir kadını mutlu etmek için dost gibi dertleş baba gibi koru ve adam gibi sev.
Kimle nerde olursan ol, şarkı çalmaya başladığında aklına gelen ilk kişi. Gerisi yalan.
Söz konusu sevmekse, sonuna kadar sever de, sadece tekrar aynı şeyleri yaşamaktan korktuğu için yalnızdır bazıları. Başka bir şey değil.
Bir insan üzülmek yerine akıllanmayı tercih ettiği zaman ondan korkun.
Seni kırmadan önce düşündüler mi, sen cümlelerini ufacık da olsa canları yanar diye içine atarken?
İnsanların size neler dediklerine değil, neler yaptıklarına bakın. O zaman onları daha iyi tanırsınız.
O başkasını sever de başkası onu sen gibi sevemez.
Seveni değil, sevip de vazgeçmeyecek olanı ara.
Asla unutma iyi bir kalbe sahip olmak, sana inanamayacağın kadar güzel kapılar açacak.
Umarım biri seni öyle çok sever ki, seni sevmeyip giden herkes için her gün şükredersin.
İçini rahat tut. Mutsuz edip mutlu olabilen yok şu hayatta.
Bir erkek uğruna ağladığı kadını, bir kadın da affetmek istediği halde affedemediği adamı asla unutamaz.
Unutmak istersen zaman sana yardım eder. Hatırlamak istiyorsan zaman sana işkence eder.
Bazı şeylerin hiç gerçekleşmemesi gerçekleşip üzmesinden çok daha iyidir.
…………..
Arda Erel’in bir iki yazısına değinelim ve makalemizi sonlandıralım.
Buyrun 🙂
Gerçek aşk, peşinden koşturmaz; seninle yan yana yürür.
Ne istiyorum biliyor musun? Herhangi bir semtin, herhangi bir kaldırımında, yanından geçen biri benim parfümümü sıkmış olsun. Sen de o parfümü, – gözlerin dola dola korkarak – ciğerlerinin en arkasına kadar çekmiş ol. Sonra kaldırıma otur sessizce, saatlerce ağla. Sadece hatırla. Başka bir gün, aşık olduğunu sandığın her insana sarılırken karşındakinin ten kokusuyla benimkini karşılaştırırken bul kendini. İçinden; ‘’Ne yapıyorum ben?’’ derken, pılını pırtını toplayıp ‘’Eve gitmem gerekiyor’’ bahanesiyle, her neredeysen çık ordan. Yolda yürürken, yanlışlarını gör. Hatalarını gör, beni gör. Televizyonda bir diziyi izlerken ya da film hiç fark etmez, o diziyi benim izleyip izlemediğimi bilip bilmediğimi merak et. Öyle merak et ki, arayıp sormak gelsin içinden, ama arama. Arayamayacak kadar yüzsüz şekilde, aşık kal bana. Herhangi bir gazetede burç yorumuna rastladığında, benim burcumu da okumaya devam et. Yeni aldığın her kitabı almadan önce, ‘’o bunu önerir miydi acaba?’’ diye düşünürken aslında hayatta bazı şeylerin ne kadar imkansız olduğunu öğren. Günün bitiminde, gece yastığa başını koyduğunda benim sana öğrettiklerimi kimle, nasıl, ne uğruna kullandığını tart kafanda. Kendinden nefret et, ailenden nefret et, beraber olduğun her insandan nefret et. ‘’Beni sev’’ demiyorum. Ama şu şarkıyı dinlediğinde, herhangi bir nakaratında, göğüsünün olduğu yerde bir yerlerin biraz acısın, nolur. Biraz acısın be. Biraz.
Birini sevmemeye çalışmaktır aşk. İlk elini tuttuğunda, heyecandan ne yapacağını bilememektir. Heyecanlanmaktır, heyecanını durduramamaktır. Gece yatakta tavana bakarak saatlerce düşünebilmektir. Öpüşmek için utanmak, bir zaman sonra ise dudaklarına alışabilmektir. Dudaklarının tadına alışabilmek. Biraz daha aşık olmak için, biraz daha müzik dinlemektir. Biraz daha öpmektir, biraz daha sarılmak, “hadi biraz daha” demektir. Onun gittiği yerlere koşa koşa giderken, bir zaman sonra gitmemektir. Ama gizliden gizliye takip etmektir; aşk. Bazı şeyleri sürekli düşünüp, kendine yedirememektir aşk. Yalan söylemektir aşk, kaybetmemek için büyük büyük yalanlar söylemektir. “Tabii ki de çoktan unuttum” cümlesinin ta kendisidir; aşk. Sırf hayatında biraz daha kalmasını istediğin için arkadaşça davranmaya çalışmaktır. Arkadaş olamamaktır, aşk. Kıskandırmaya çalışmaktır, kıskanmaya çalışmaktır, kıskanmamaya çalışmaktır. Gülerek dinlediğin şarkıların gerçek anlamlarını, yalnızken anlayabilmektir. Onunla gittiğin yerleri hatırlamaktır aşk. Hatırlamak istememektir ama hatırlamaktır. İnatla hatırlamaktır aşk. Ama şayet o hatırladığın mekanda olursan, hatırladığın şeylerin lafını bile etmemektir. Bilerek hata yapmaktır, bilerek yanlış yapmak. Konuşmamaktır aşk, susmaktır. Aşk böyle bi’ şeydir işte. Kendini kandırmaktır, kendine yalan söylemektir, yalan söylemek istememek ama zorunda kalmaktır. Herkesin ortasında öpüştüğün birine hissettiklerini bir zaman sonra saklamaktır. Kendinden saklanmaktır. Artık sadece kendinle konuşmaktır aşk, kendi kendine anlatmaktır. Buraya yazmaktır aşk. Etrafında az kişinin kalmasıdır. Artık üzülmemektir, ağlayamamaktır. Artık ü-zü-le-me-mektir, aşk. Gözlerinin dolamamasıdır. ‘’Ağlamak isterdim ama ağlayamıyorum nedense’’ cümlesidir. İçinden geçen cümlelerin başka, yazmaya çalıştıklarının başka, konuştuklarının başka olmasıdır. Bunu bana yazdıran kişidir belki de aşk, belki de bunu okuduğunda aklına gelen ilk kişidir.