Ebru Aydın Sözleri – æ
(Zaman Zaman Güncellenecektir.)
(Son Güncelleme 12.02.2015)
.
.
.
“Müsait Bir Şiirde Susacak Var!”
.
.
.
Hayallerimde seni diyar diyar gezdiriyorum…
Yanımda olmayışın,
Aklımda olmayacağın anlamına gelmiyor..
.
.
.
Belki bu dünyada her şey biter ama Sarı’nın
Lacivert’e olan aşkı bitmez!
.
.
.
Sen gözünü kırptığında, içim kıyılıyor…
Kirpiklerin olabilmek için deliriyorum,
Bilemezsin…
.
.
.
En çok kimi seviyorsan,
Önce ondan vazgeçiriyor bu hayat…
Senden vazgeçtiğimde anladım…
.
.
.
Kadın sanattır.
Sanat için her şey mübahtır.
.
.
.
Gülüşüne sarılamazdım ama gamzelerinden
öperdim…
.
.
.
Lütfen kal!
Henüz yıkılacak kadar güçlü değil hayallerim…
.
.
.
Kendine gel, lazım olur.
.
.
.
Belki de yalnızlığın henüz keşfedilmemiş harika
bir yönü vardır.
.
.
.
Sen gidince şair mi kalır?
Ben kalemimi kırdım çoktan!
.
.
.
Şiir olan her kadın,
Kalbinin sesini biraz daha açar
ve şairini şarkı yapar.
Kadına ne verirsen,
Üzerine katar.
.
.
.
Gelip sorsa birileri,
Dökülürsün içimden.
“İsmi dilimi acıtır,
Gidişi kalbimi.
Ardını bilmez, gider..
Öyle de mübarek biri…”
.
.
.
Egosu kadar büyük bir aşkımız olabilirdi
aslında.
.
.
.
Bir yastıkta uykuyu pay edelim isterdim,
Şimdi koca şehri paylaşasım yok seninle…
.
.
.
Çekilmişim bir kenara, hayatımı izliyorum.
Reklamlarda uyumaksa en büyük hobilerimden.
.
.
.
Aramızda şehirler olsa da,
Bir sokak yakınımda gibi hissediyorum…
Sen varsın,
Üşümüyorum…
.
.
.
Sil gözlerinin yaşını. Mutlu edecek yarınlar
var.
.
.
.
Hiç mi düşünmezsin giderken;
“O nasıl?” diye sorduklarında cevap verememeyi?
.
.
.
Eğer kalsaydın,
Güneş yıldızları utandırırdı..
.
.
.
Zaman durdu sanıyorsun oysa pili bitmiştir
saatin.
.
.
.
Geceler de olmasa nasıl anlardık hayallerimizin
neresinin acıdığını?
.
.
.
Gözü yaşlı olana,
yıldızlar daha parlak görünür..
.
.
.
Dil susunca, gönül kanlanıyor…
.
.
.
Zaman dört nala koşuyor…
Ey can!
Yarının bu kadar meçhulken,
Dünlerine üzülme…
.
.
.
Sen bana bir adım gel ve gerisini bana bırak.
.
.
.
Eskisi gibi sevmek seni,
Gelmiyor içimden…
.
.
.
Üzgünüm,
Geçmişimi değiştiremem…
Ama geleceğimi birlikte değiştirebiliriz…
.
.
.
Sen ki gökyüzü kadar sevilirdin içimde,
O koca Dünya’na sığdıramadın beni…
.
.
.
Sonra delice özlüyorsun işte,
Bütün kızgınlıklarını unuturcasına…
.
.
.
Derdim gecelerle değil,
Derdim sensiz gecelerle…
.
.
.
İçime incir ağaçlarının tohumları atılıyor
gibi…
.
.
.
Uğruna bir şarkı yazsam,
Diline düşsem…
Kalbinden düştüm,
Sesinden düşmesem…
.
.
.
Eğer gerçek olsaydı,
Bitmezdi.
.
.
.
Aşk, “aşk” olalı
Böyle aşık görmemiştir.
.
.
.
Buralarda büyük büyük hayallerin,
Küçücük parçaları içime batıyor…
.
.
.
İnsanın “her şeyi” gidince,
Geriye “hiç” dolu ömrü kalıyor…
.
.
.
Saatler kaçı gösterirse göstersin,
İnsanın kalbi geceden şaşmayınca,
Hayallerinin gündüzü kurması
Sadece anlamsızdır..
.
.
.
Veda kokan geceler,
Sabahlarıma doğmayan güneş,
Yağmayan yağmurlar
ve dönmeyen gidenim…
Hepinize dargınım bu akşam…
.
.
.
Sevdiği dünyada olmayanın,
Gayesi de olmuyor hayatta…
Niyetim ahiretedir Allah’ım!
Buralar fazlasıyla eksik bana…
.
.
.
Sen benim mahrum kaldığım değil,
Kendime haram kıldığımsın!
.
.
.
Senin o gözlerin,
Evi ocağı söndürür…
.
.
.
Eskiden aya gülünce o da gülümserdi,
Sonra büyüdüm…
ve bütün mutluluklarım gibi,
Bu da geçti…
.
.
.
Mutluluğa ramak kala,
En yüksek tepelerden
Yokluğunla d’üşüyorum…
.
.
.
Ne zaman düşsem hayallerinden,
Bir yanı kırılıyor içimin…
.
.
.
Hiçbir hava hali,
Senin yüreğin kadar üşütmez beni…
Ey soğuk kalpli’m!
Ne zaman ısınırsın bana!?
.
.
.
Tuttuğun zehir olsun gidenim,
Altın kalanlara yakışır.
.
.
.
Yaşadım, bittin…
Yazıyorum,
Bitmiyorsun…
.
.
.
Aşk bir kere yaşanır…
Diğerleri sadece “benzer”…
.
.
.
Emin olduğum bir şey varsa,
O da gündüzlerimin hiçbir zaman
aymayacağıdır…
.
.
.
Olmuyorsa, biraz daha zorla…
Başardığında
Daha büyük kazanmış olacaksın!
.
.
.
Mutluluğuma gölge düşürmeye yetiyor ismin…
.
.
.
Geceler iyi mi sahiden?
.
.
.
Bazı geceler içime fısıldıyor: “Ya bitmeseydi?”
.
.
.
İnan şiir yazasım gelmiyor içimden,
Bu kez sessizce acı çekesim var…
.
.
.
İnsan hiç,
Uğruna hıçkıra hıçkıra ağladığı kişiyi unutur
mu?
.
.
.
Yaşıyorsa insan “imkansız” dememeli,
Her zaman bir umudu olmalı.
.
.
.
Sen “dostluk” dersin,
Adı sonra “kazık” olur…
.
.
.
Ama bu böyle devam edemezdi…
Etmemeliydi de…
Beklemeye devam ettim ‘yerle bir edenimi’…
.
.
.
O işler öyle oluyor işte adamım.
Sen gidiyorsun ama olan bana oluyor.
Hiç adil değilsin!
.
.
.
Saatler Ocak ‘ın ilk gününe vurduğunda
ben en içten haykıracağım
Ellerim gökyüzünü işaret edecek ve seni
umacağım…
.
.
.
Güneşim yıldızlara düşer bu vakit…
.
.
.
Ne olursun güzel gözlüm,
Neyin var neyin yoksa gel…
.
.
.
Sevmenin müebbet verdiğini gördüm gözlerinde,
Şimdi hangi bakış af çıkarır yüreğime…
.
.
.
Seni bana hiçbir gün getirmedi,
Hiçbir sabah güneş girmedi odama
ve hiçbir gece kuru gözlerle sabahlamadım ben…
.
.
.
Can çırptığım ellerini merhametine değdir
erkeğim…
“Gel”lerim hıçkırıyor,
Yine boğazımda kalıyor günler…
.
.
.
Sen gide gide ısınırken,
Ben kala kala üşüyorum…
Asla şikayet etmiyorum,
İnan
Seve seve kalıyorum…
.
.
.
Sana bakıyorum
Sana dokunuyorum
Sana ağlıyorum
Seni hissediyorum
Seni seviyorum
Sen yoksun!
.
.
.
Özeldin,
Özlendin…
.
.
.
Tamamlanırdım seninle,
Bugünlerde eksiliyorum…
.
.
.
Bir gidişini
Binlerce şiire yazdım,
Anlatamadım…
“İçim çekildi”
Anlatamadım…
.
.
.
Yarım bırakılanlar,
Yıldızları gözyaşıyla örterler…
.
.
.
Şiir yazabilmenin cinsiyeti olamaz…
Çünkü ayrılık
Her cinse aynı etkiyi bırakır;
“Yaşa” der,
Yaşatmaz…
.
.
.
Ayrılığın ucu kaçınca, yüreğin de bırakır
kendini boşluğa…
Ucu kaçtı…
Ben bu boşlukta uçuyorum,
Sen yere düşüyorum san!
.
.
.
Bile bile aynı hatayı yapmazdım ki ben..
Seve seve yapardım..
Uğruna “aşk” kanardım..
ve ben bunu her soluğumda tekrarlardım..
.
.
.
Geçmişimin en büyük acısını yaşatan sana,
Geleceğimden hiçbir pay vermeyeceğim!
.
.
.
Sonra,
Kara bir sabah beklerken
Öyle birine rastlarsın ki,
Onu geç bulduğunuz için
Kendinizi hiç affedemezsiniz..
.
.
.
Öyle güzel acıtıyorsun ki
İyileşmeye korkuyorum…
.
.
.
Dualarım olmasaydı çok yalnız kalırdım…
.
.
.
Yıldızlar gecesini,
Bakmalar görmeleri,
Vicdanlar kalpleri,
Güneş sıcağını terketti…
Sen de beni…
.
.
.
“İçimin içi” diye bağrımda ısıttığım sen bile bu kadar nankör çıkmışken,
Hangi ele tutunur da
“İçim sensin” der bu gönlüm…
.
.
.
Bu gece acı-lıyım
Solum tütüyor,ben üşüyorum…
.
.
.
Ölürken insanın pişmanlık duyması kadar geç kalacaksın bana…
.
.
.
Ben senin bıraktığın gibi değilim gidenim…
Zaten sen de sevdiğim gibi değilsin…
Bu aşk davası, düşebilir artık…
.
.
.
Benim kalbimle bir derdim var evet,
Sen sadece mazeretsin…
.
.
.
Ruhu öksüz kalmamalı insanın..
Bir aynası olmalı elinde
ve bir seveni olmalı içinde..
Ruhu sonsuzdur insanın,
Beni ruhunla sev..
.
.
.
Umudu kırmak mühim değil,
Toplarsın…
Ama hayalleri kırarsan,
Geleceğinden edersin adamı…
.
.
.
İçi titremez mi insanın “ayrılık” denince…
Sen söylerken, ben buz gibi yandım…
.
.
.
Önceden seni anımsarken saçma bir tebessüm düşerdi dudaklarıma
Ama şimdi ayrılıklara bulanmış hayaller düşüyor yanaklarıma..
.
.
.
Kendimi kendimden ettim,
Yine de ikimizi BİR edemedim…
.
.
.
“Nasılsın?” sorusunun cevapsız kısmıyım…
.
.
.
Geriye tek cümlelik bir masalım kaldı..
Evvel zaman -içimde- bir aşk vardı..
.
.
.
Merhaba yokluğun!
Bu gece de vaktinde yoksun..
.
.
.
Geçmiş ile Tarih bir değildir.
Ya geçmiş olur unutulursun,
Ya da tarih yazar hatırlanırsın…
Sen hatır’sızsın…
.
.
.
Ben anladım, sen de anlarsın..
İçimde bir tek “Sen” değişmiyorsun..
Kimle ısınmaya çalışıyorsan..
En çok onunla üşüyorsun..
.
.
.
Unutma!
İntikam soğuktur ama ayrılık sıcaktır.
Ben yanıyorum madem, sen de üşüyeceksin!
.
.
.
Sen benim “dünyam” değil miydin?
Neden dönmüyorsun?
.
.
.
Baktığım her yerden uzak dur artık!
Savaşım bitmiyor gözlerinle…
Artık bitsin!
.
.
.
Herkes içimle savaşıyor, oysa ben eksiğim…
Bütün sevmelerimi sende bırakmış gibiyim…
.
.
.
O kaderin var ya kaderim…
Ah o kaderin, benim kaderime benzesin…
.
.
.
Şiirlerimi sıkıyorum, acılarım akıyor…
Gidenime ömrüm yetmedi,
Kalanlarımı sıyırıyor…
.
.
.
İnsanların kanayan yarasına bu sözler basılmaz bayım..
O yüzden bu ayrılığın yeri,
Benim kalbimin üzeri değil..
Lütfen alın..
.
.
.
Ruhu arabesk olan bir insandan, pop bir hayat beklemeyin…
.
.
.
Güneş de sana benziyor…
Bekle bekle gelmiyor…
Desen belki olurdu,
Ama “geceler iyi” olmuyor…
.
.
.
“Ayrılık”, yaralı bir kelimedir…
“Sen” gibi…
Çünkü ben,
Ne zaman “Sen!” desem,
Terkediyor beni neşem…
.
.
.
İlk aşklar unutulmazmış, doğru…
Ben babamı hiç unutamadım…
.
.
.
Ne zaman birilerini sarılırken görsem,
Sen gelirsin aklıma…
Bakarım soluma,
Yine sarılmamışsın kabuğuna…
.
.
.
En büyük acılar, en büyük yaralarda olmuyormuş…
İçine sığdıramadığın aşk, gözyaşlarına sığınca anlıyorsun…
.
.
.
Ağır bir aşk yaşarsan,
Beli bükülürmüş kalbinin…
Benim kırıldı…
.
.
.
Yine tozlu yıllara meydan okuyor acılarım…
Bir “üf” desem, toza dumana karışırım…
.
.
.
Bir kalbi varsa insanın, bir kere sever ve sonra “kalpsiz” derler…
Bana da diyorlar…
.
.
.
Gökyüzü, hayallerim gibi bu gece de bomboş…
Yıldızlar aylardır kayıplarda…
Seni dilemeyeyim diye,
Onlar bile intiharlarda…
.
.
.
Kadının elbette kalbi vardı…
“Adam” sandıklarımız olmasaydı…
.
.
.
Hayatı tuttuğum gibi bıraktım dün gece,
Sen yokken o da yaşanılacak gibi değil…
.
.
.
Bana benziyorsun sanmıştım…
Oysa biz senle, yabancı bile olamazmışız…
.
.
.
Sevdiklerimi özlüyorum…
Toprağa verdiklerimi özlüyorum…
Gülüşlerimi, ağlayışlarımı,
Sustuklarımı özlüyorum…
.
.
.
Okumadığını bile bile yazdıklarım
Görmediğini bile bile çektiklerim birbirini kovalıyor…
Bense eski mutluluğumu…
.
.
.
Öyle mi gidilir…
Öldürmeden ama yaşatmadan da…
Halime hal bile demiyorlar…
Sadece kuru bir “yazık olmuş” bana…
.
.
.
Bana her Sonbahar seni anlatır…
Sen hala mevsiminden dersin,
Bense gidişinden…
.
.
.
Unutulmayacak biri değildin sen…
Yalnız’ca, unutacak biri değilim ben…
.
.
.
Geçiyor sanıyorum ama geçmiyor…
Zaman mühürlenmiş gibi,
İçime yağmurlar akmış gibi,
Acılarım müebbet yemiş gibi…
Bitmiyor…
.
.
.
Kalp konuşmaz deme,
Konuşur…
Bir tek acırken susar…
Çünkü sahibi taşınmıştır artık…
.
.
.
Geriye döndüm, hayallerimi arıyordum…
Yine sana gelirken, kendimden oldum…
.
.
.
Babasını toprağa veren bir kızın gönlüne,
Hiçbir erkeğin gidişi işlemezdi…
O yüzden,
Bu gidişin oldukça gereksizdi…
.
.
.
Tüter mi hiç insanın gözleri…
Kokusunu özleyip de,
Sevdiğinin fotoğraflarını içine çeker mi…
.
.
.
Bir kalış ancak bu kadar ölüm kokar…
Tut nefesini!
Ömrümün senden alacağı var…
.
.
.
Kısmetim değilmişsin…
Kıyametim olacağın varmış…
.
.
.
Ağlayarak kaybettiğim neyi gülerek kazanabilirdim ki..
Bilirdim kayıplarımı..
Kayıplarım için bir kayıp olmadığımı da bilirdim..
.
.
.
“Düşünsene,
Sevdiğinin yüzüğünü parmağında taşıyorsun…
Mutluluk işte o zaman, alabilir canımı…”
.
.
.
” Hayal kırıklıklarını topla ve o yabancıdan vazgeç. “
.
.
.
“Senli hayallerimle sensizliğimi tazeliyorum…”
.
.
.
Düşlüyorum gözlerini, geçiyor içim benden…
Geceler gibiyim, kararıyorum yeniden…
.
.
.
Çünkü ben seni
Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat kadar,
Bir babadaki sahiplik duygusu kadar sevdim…
.
.
.
İçimde bir tek “Sen” değişmiyorsun…
.
.
.
Yırtıp atıyorum “Sen” kelimesini…
Artık “Biz” bitti, sahiden bitti…
.
.
.
Hoşçakal bilemediğim aşk
Hoşgeldin bilindik veda…
.
.
.
Ayrı düştük aynı bedende…
Sarılınca BİR‘dik ya biz…
Değildik değil mi?
.
.
.
Sonunda üzerine basıp çürüttüğümüz
İzmaritler gibi boynu bükük hallerimiz…
.
.
.
Gidişin bir cinayet değil, bin vicdan azabı olacak göreceksin…
.
.
.
Benim “kendimde” sen kadar yerim yokken,
Şimdi koca bir ayrılığın içine hapsolmuş boğuluyorum…
.
.
.
Sen varken Siyah’larım olmazdı benim …
Bir gecemi daha hayallerimle ziyan ettim…
.
.
.
Bazı yağmurlar, aynaya gerek bırakmıyor…
Gözyaşlarıyla yarışır gibi yağıyor…
.
.
.
Sensizlik ve acılarım…
Hiçbiriyle baş edilmiyor,
Yaptıkların aklıma geliyor…
Hiçbiri ayrılığa bile sığmıyor…
.
.
.
Bazı kişiler vardır;
“Herkes”iyle mutlu olduğu…
Benim Rabbim var,
O, “herkes”inizden daha mutlu ediyor..
.
.
.
Sen benim geçmişimin,
En geçmeyen acısı
ve en geçici mutluluğuydun…
.
.
.
Gitmeseydin evlenecektik biz…
Çocuğumun babası olacaktın…
Sen daha şimdiden, yetim bıraktın…
.
.
.
Gidişin acı, kalışın yara…
Gel yaralar aç bana…
.
.
.
“Adam” gibi sevdim seni..
Tereddüt etmeden dokunurdum yaşlarına..
Olmadı..
Defalarca denedim ama
Adamlığı giydiremedim sana..
.
.
.
Gidişin bir tek beni değil,
Mevsimleri de değiştirdi…
5. Mevsimi ayrılık olanın,
Gözyaşı oluyor iklimi…
.
.
.
Seni bir daha sevmek mi?
O Eski’bendi…
.
.
.
Unutuyorum…
Seni de…
Sana ait olan beni de…
Hatırlamazcasına unutuyorum…
.
.
.
Seviyorum!
Bile bile, göre göre
Ulan acını da çeke çeke deli gibi
Seviyorum!
İsmin “ölümüm” diyorum!
Sensizlik “cehennemim”
ve ben
“Cehennemin dibindeyim!”
Yanıyorum!
.
.
.
Sen benim “dünyam” değil miydin?
Neden dönmüyorsun?
.
.
.
Bir hüzün yakalıyor yüreğimi
Sıkılıyor, daralıyor, acılanıyorum…
Çünkü ben ne zaman “Tamam”lanacak olsam
Gölgen düşüyor, eksiliyorum…
.
.
.
Bilindik ayrılıkların, bilindik sonları var nasılsa…
Hoşçakal bilemediğim aşk
Hoşgeldin bilindik veda…
.
.
.
Ben senden okyanuslar beklerken,
sen bana bir su damlası uzattın…
O da benim gözyaşımdı…
.
.
.
Allah’ım!
Şu kulunu o kadar çok sevdirdin ki bana,
Ne olur asla benden alma…
O gözleri bensiz koyma,
Al kaderimi, onun kaderine yasla…
Eğer olmazsa, ölürüm yasla…
.
.
.
Her aşka, ayrılığı da dahil ediyorlar …
Bilmez olur muyum …
Ben sessiz bucaklarda kadeh kadehe, Acılarımlayım…
İçimde Yılların unutturamadığı bir yar’aylayım…
.
.
.
Böyle yara berelerle büyümedim ben …
Alışkın değilim …
En ufak bir acımda annem gelirdi, ağrım geçerdi …
Sol’umu hissetmiyorum, ‘canım’ çıkmak üzere … Anne !
Toprağın sesimi, sana getirir mi ?
Kayıplarım artıyor, Gel Anne ………
.
.
.
…
Çılgın bir hasret yapıştı yakama …
Bir “SEN” yapışmıyorsun ellerime, boynuma …
Hep özlemeye mahkum kalıyorum… ben…
Oysa ki ben öylesine razıyım ki beni, sen yapmaya…
Görmüyorsun…
Benim gönlümü dağlıyorsun,
Yaşlarıma sığmıyorsun,
Sellerimde çağlıyorsun,
Zerrelerime Aşk’lanıyorsun…
Kalbim sana sesleniyor,
Bu gece de yok’lanıyorsun …
…
.
.
.
Unutuyorum…
Seni de…
Sana ait olan beni de…
Hatırlamazcasına unutuyorum…
.
.
.
Unutuyorum seni …
Artık adın geçtiğinde canım fazla yanmıyor.
Eskisi gibi duman çıkmıyor bakışlarımdan..
Alışmaya başladım gözlerini anımsamamaya…
Zaten sen demiştin “hoş kal” diye…
Seni biraz dinleyebildim ve ben yokluğunda “boş kaldım” …
Her şeyi boş bıraktım …
.
.
.
“sen sadece atacaksın kalp, başka işin yok senin” derken, git kendini bi
salağın yalan sevdasına at demedim …
.
.
.
Kulaklarımı bir aşkın acı sesi deler…
Sen gidiyorsun madem, bana ölmek düşer…
.
.
.
Artık ben de can yakar oldum…
Kelimeleri kanatıyorum…
Şiirlerim baştan ayağa acı kokuyor…
ve Bu bana, bir daha sensizliği yüklüyor…
En acıtan da ne biliyor musun?
Gitmiş olman…
Benim, sensizlikle koyun koyuna olmam…
Yalnızlık sorun değil de, yokluğun sorun…
.
.
.
Aşkın diyorum… çok sadist…
.
.
.
Peki söyler misin aşk?
Ayrılığın ırzına geçerken hiç yüzün kızarmadı mı?
.
.
.
Çok oldu ayrılığını tanıyalı …
Oysa tek bir cümlen ısıtabilirdi,
Buz gibi gidişini …
.
.
.
Yıllar geçtikte farkediliyor kalbimde,
Yokluğunun, derinliklere bıraktığı malum iz
Belki’si ve keşke’leri kurtarmıyor artık,
Bu aşkı zararına satmışız biz.
.
.
.
Evet sende bir aşk vardı ama ayrılık aşkı…
.
.
.
Bir zamanlar çok seviyordum…
Şimdilerdeyse çok ölüyorum…
.
.
.
# Aşk vardı Sevgilim! Aşk vardı!
Senin yüzünden ayrılığa vardı!
.
.
.
# Aşk Sabaha Karşı Can Verdi…
Can’ım Gitti…
.
.
.
# Çokta umursamayın AŞK’ı …
Alay edip gidiyor zibidi …
.
.
.
# Seninle Dönüyordu Dünyam…
Belki de SEN’din Dünyam…
Gidiyorsun ya…
Şimdi BİZ ayrı dünyaların İnsanları mı Olacağız …!?
.
.
.
# “Allah seni Taş etsin” demek vardı ya şimdi …
Neyse …
Rabbim Sol’undan başlamış zaten …
.
.
.
# Ölme, ölme …
Ölürsen kurtulursun …
Sen var ya Sevgili !
İnşaallah aşık olursun …
.
.
.
# Bana Aşktan bahsedebilecek Adam değilsin Sen !
Elini Al da Sol Göğsünün altına koy !
Bak bakayım Orda bi şey var mı !?
.
.
.
# Kadınlar Hep Susar…
Ya gelirken Aşka Susar,
Ya da giderken Aşktan Sus-ar…
.
.
.
ve daha Yüzlercesi …
Yakında…
Æ