Farklı fotoğraf türleri, üretim yöntemleri ve kullanımları bakımından farklı özellikler taşımaktadırlar. Bu anlamda haber fotoğrafçılığını da diğer fotoğraf türlerinden ayıran bazı temel özellikler vardır. Frank P. Hoy, ‘Photojournalism- The Visual Approach’ adlı kitabında bu temel özellikleri sekiz maddede özetlemiştir:
1. Haber fotoğrafçılığı bir iletiyi yaymaya yönelik fotoğrafçılıktır. Haber fotoğrafçısının hedefi, okuyucunun hızlı algılayabilmesi için iletiyi açık bir şekilde iletmektir.
2. Haber fotoğrafçılığının iletişim ortamı gazeteler, haber dergileri ve haber ajansları gibi basılı kitle iletişim araçlarıdır.
3. Haber fotoğrafçılığı bildirme amaçlıdır. Haber fotoğrafçısının bütün çabası, zekası ve becerisi bir haberin belirli yönlerini bildirmeyi amaçlamaktadır.
4. Haber fotoğrafçılığı sözcükler ve fotoğrafların birleşiminden oluşan bir dil ile iletişim kurmaktadır.
5. Haber fotoğrafçılığının konusu insandır.
6. Haber fotoğrafçılığı büyük bir kitleyle iletişim kurmaktadır. Bu yüzden mesaj birçok farklı insan tarafından anında anlaşılabilecek kadar özlü olmalıdır.
7. Haber fotoğrafçılığı, iletileri daha etkili hale getiren, yetenekli bir editör tarafından sunulmaktadır.
8. Haber fotoğrafçılığının temel düşüncesi, bugünün karmaşık dünyasında halkı bilgilendirmenin kaçınılmaz gerekliliğidir (Hoy, 1986, ss. 5-9).
Haber fotoğrafı her şeyden önce salt teknik değil, aynı zamanda düşünsel bir üründür. Genel olarak fotoğrafçılık, özellikle ilk zamanlarında, hatta bazı gelişmekte olan ülkelerde hala, bir zanaat olarak algılanmasına rağmen, artık bir sanat dalı olduğunu kanıtlamıştır. Fotoğrafçılıktan bahsedilirken kullanılan ekipman ve tekniğin gereğinden fazla önemsenmesi, fotoğrafın bir zanaat olarak algılanması yanılgısına yol açmaktadır. Özellikle, yeni elektronik fotoğraf makinelerinin, her türlü teknik işi kullanıcı için yapması, fotoğrafın bir zanaat olmadığını açıkça ortaya çıkarmıştır. Fotoğraf çekiminde kullanılan teknikler, yapılan işin sadece çok küçük bir parçasıdır. Fotoğrafı sanatın ortamına taşıyan ve bir ileti aktarma aracı olarak önemini ortaya çıkaran asıl öğeler ise bir fotoğraf çekerken gerçekleştirilen düşünsel, teknik ve estetik yapının bir bileşkesidir. Fotoğrafın öncelikle düşünsel bir ürün olduğunu kabul etmek, fotoğrafın zanaat olmadığını anlamak için atılacak ilk adımdır.
Fotoğraf çekme kolaylığının yarattığı cazibe, insanların kolayca birer fotoğrafçı olabilecekleri yanılgısını ortaya çıkarmaktadır. Ancak haber fotoğrafçılığı, yoğun emek gerektiren ve yaşamını bu yönde adamayı gerektiren bir iştir. Herkes kolayca yazı yazabilir, ancak etkili bir şiir yazmak, başka yetileri de gerektirmektedir. Fotoğraf çekmek de yazı yazmak kadar kolaydır, ancak sanat eseri olarak adlandırılacak, ya da bir gazete sayfasına basılabilecek fotoğraf çekmek zor bir iştir. Bir fotoğrafın niteliğini belirleyen en önemli öğe, fotoğrafı çeken kişinin düşünsel birikimini fotoğraf karesine aktarabilme yetisidir. Sanat eseri olsun ya da olmasın, bir fotoğrafın başarısı değerlendirilirken içerik, teknik ve estetik yönlerinin ele alınması gerekmektedir. Farklı fotoğraf türleri için, bu üç öğenin birbirlerine baskınlıkları değişebilmektedir. Ancak haber fotoğrafçısı, sıradan bir fotoğrafçıya oranla çok daha büyük bir özveriyle, haberin olduğu her yerde bulunarak gazete okuyucuları için haberleri görselleştirmektedirler. Bu yüzden eline her fotoğraf makinesi alan kişi, kendisinin haber fotoğrafçısı olduğunu söyleyememektedir. Rastlantı sonucu önemli bir haberi görüntüleyen bir kişi de, kendisinin haber fotoğrafçısı olduğunu söyleyemez. Haber fotoğrafçılığı, kendisini bu mesleğe adayan insanların, haber olan her yerde bulunma ve çalıştığı kuruma fotoğraf iletme özverisiyle gerçekleşen bir meslektir.
Haber fotoğraflarının bir diğer özelliği de ikna edicilik gücüdür. Haber fotoğraflarının görselliği, gerçeğe uygunluk açısından gazete sayfalarında yer alan diğer görsel malzemeden çok daha üstündür. ”Fotoğrafın basında kullanılmasıyla, okuyucu kitle ilk defa fotoğrafa özgü bir ikna edici gerçeklik duygusuna sahip resimler görüyorlardı; hiç bir ressam ya da çizer, okuyucu ile fotoğraf makinesinin kaydettiği gerçekler arasındaki aracılığı sağlayamamaktaydı” (Time- Life Editors, 1972b, s. 16).
Fotoğrafın gerçeği çağrıştırma gücü, gazete sayfasında yer alan diğer görsel öğelere göre daha üstündür. Fotoğrafla birlikte, okuyucu gazetedeki görüntüleri, aynı kendi gözleriyle gördüğü gibi görmeye başlamışlardır. Doğrudan fotoğraflama tekniğiyle, oynama yapılmadan üretilmiş bir fotoğrafın gerçekliği, sorgulanmadan onaylanmaktadır. Bu da, fotoğraf teknolojisindeki optik kayıt mekanizmasından kaynaklanmaktadır.
Fotoğrafın özellikleri ve haberin görselleştirilmesi olgusunu, haber fotoğrafı özelinde Arthur Rothstein şöyle özetlemektedir: “Haber fotoğraflarının temel özellikleri; okurun bilmek istediğim gösterme beklentisini karşılamak, fotoğrafın gösterdiği şey olduğuna inanılırlığı ve okurun dikkatini kaybetmeyecek kadar önemli olmasıdır” (Rothstein, 1979, s. 11). Bu üç özellik (gösterme, inanılırlık ve dikkat çekicilik) ile, gazetelerin haberleri fotoğraflı sunma gerekçeleri de ortaya konulmaktadır. Haber fotoğrafı, en basit anlamda, okurun haberle ilgili bilmesi gereken bilgileri görsel bir biçimde sunmaktır. Diğer bir deyişle, haberi bir fotoğraf karesinde özetlemek ve desteklemektir. Fotoğraf görüntüsünün somutluğunun verdiği bilgi, haberin okuyucu tarafından daha kolay anlaşılmasını ve usunda canlandırılmasını sağlayacaktır. Okuyucu, haberle ilgili bilgileri görme beklentisindedir. Bu beklentinin karşılanması, aynı zamanda okurun haberle ilgili taşıdığı şüpheleri de giderecektir. Sözel iletişim, yapısındaki çeviriden dolayı, aktarılırken bozulmalara uğrayabilmektedir. Ancak görsel iletişim daha doğrudan ve somut bilgi aktarmaktadır. Fotoğraflar, gazete sayfasında yer alan diğer haber sunum öğelerine oranla daha gerçeğe yakındır. Fotoğraf sahip olduğu inandırıcılık ile, insanların kendi gözlerinden sonra en güvendikleri araç konumundadır. Bu yüzden, doğru haber vermekle yükümlü olan gazeteler, olayların doğruluğunu pekiştirmek amacıyla, yoğun olarak fotoğraf kullanmaktadırlar. Bunun yanında, yazıyla dolu olan gazetelerde, fotoğraflar dikkat çekici öğeler olarak da kullanılmaktadır. Binlerce kelime arasında fotoğraflar, hem gazeteyi görsel açıdan daha güzelleştirmekte, hem de okurun dikkatini toplamakta ve yönlendirmektedirler.
Haber fotoğrafının bir başka özelliği de tarihe tanıklık etmesidir. Haber fotoğrafları bir yönüyle de insanlık tarihini belgelemektedir. Howard Chapnick haber fotoğraflarının en üstün antropolojik ve tarihi belgeler olduğuna dikkat çekerek, “fotoğraf haberciliğine (photojournalism) önem vermemek, tarihe önem vermemektir” demiştir (Fulton, 1988, s. xii). Haber fotoğrafları tarihin görsel parçalarıdır. Çünkü gerçekleşen her önemli olayda; öncesinde, olay sırasında ya da sonrasında mutlaka fotoğraflar çekilmektedir. Bu fotoğrafların arşivlenerek bir araya getirilmesi, tarihin görsel olarak yazılması anlamına gelmektedir. Nitekim, Time-Life gibi fotoğrafa önem veren basın kuruluşlarının, arşivlerinden derleyerek yayınladıkları Eyewitness-150 Years of Photojournalism (Görgü Tanığı- Fotoğraf Haberciliğinin 150 Yılı) gibi kitaplara bakıldığında, ele alınan süreç içinde insanlığın yaşadığı bütün önemli olaylar fotoğraflar aracılığıyla gözler önüne serilmektedir.
Haber fotoğrafçılığının inandırıcılığı, gazetelerde kullanılan haber fotoğraflarının, herhangi bir gerçeği çarpıtıcı müdahaleye uğramaksızın, olabildiğince dürüst ve doğrudan aktarımından kaynaklanmaktadır. “Yeni haber fotoğrafçılığı doğruyu söyleyen dürüst bir sanattır” (Jeffry, 1991, s. 180). Aslında haber fotoğrafçılığının sanat olma gibi bir kaygısı yoktur. Ancak kullandığı görsel dil ve bazı fotoğrafçıların gösterdiği mükemmeliyetçi yaklaşım, bazı örneklerini sanat eserleri arasına sokmaktadır. Aslında asıl amaç salt gerçeği sunmak ve okuyucuyu olabildiğince, tarafsız bir şekilde bilgilendirmektir.
Sanat fotoğrafı ile haber fotoğrafı birçok yönde farklılıklar göstermektedir. Sanat fotoğrafının temelinde, fotoğrafçının kendi iç dünyasını fotoğrafına yansıtması beklenmektedir. Oysa haber fotoğrafında, yaşanılan gerçeklik fotoğrafa yansımaktadır, ya da yansımalıdır. “Sanatın alanının tersine fotoröportaj, içsel görüntü yansımasının dışavurumu değil, gerçekliğin belgesel bir raporudur. Kişisel biçem, gerçek fotoröportajın ayrılmaz bir parçası değildir, anlatım yaşanmış gerçeklerden oluşur” (Gidal, 1973, s.5). Sanat fotoğrafında sanatçının iç dünyası ön planda olduğu için, kendine özgü anlatım yolu olan biçemi de ön plana çıkmaktadır. Biçem olmadan sanat fotoğrafçılığı da düşünülemez.
Haber fotoğrafında ise, yaşanan gerçekleri yansıtmak ilk hedeftir. Ancak, haber fotoğrafçılığında da, mükemmeliyetçi yaklaşıma sahip fotoğrafçıların varlığı ve bu kişilerin gerçekliği yansıtmanın ötesinde, kendi kişisel biçemlerini de sergilemeleri, bazı haber fotoğraflarının da aynı sanat fotoğrafında olan estetik öğeleri taşımasını olanaklı kalmaktadır. Bir başka deyişle, haber fotoğraflarının birincil işlevin, bir olayın gerçekliğinin yansıtılması olması, haber fotoğraflarının estetik fotoğraflar olamayacağı anlamına gelmemektedir. Öncelikle bir haber fotoğrafının, habere konu olan olayı aktarması beklenmektedir, ancak fotoğrafçının yeteneği doğrultusunda, bir sanat eseri kadar da üstün teknik ve estetik öğelere sahip olabilmektedir.
Tamamıyla tarafsız olmak, insan öğesinin karar verme sürecinde yer aldığı bir anlatımda mümkün değildir. Çünkü, her fotoğrafta karar verilmesi gereken, bakış açısı, kadraj, görsel düzenleme ve çekim anı gibi seçimler söz konusudur. Verilen her karar, tarafsızlıktan bir adım uzaklaşmak anlamındadır. Fotoğrafçı bu kararları kendi düşünce ve birikimi doğrultusunda vermektedir. Bu anlamda tarafsızlığı ve dürüstlüğü sağlayan tek öğe, fotoğrafçı, editör ve yayın organının taşıdığı iyi niyettir. Gerçek, fotoğrafta saptırılabilir de, doğru da aktarılabilir. Ancak unutulmaması gereken bir öğe, saptırılan gerçeğin hem fotoğrafçının, hem de yayın organının kariyerine zarar vereceğidir. Hatta, bunlardan da önemlisi, fotoğrafın inanılırlığının zedelenmesidir ki, bunun doğuracağı sonuç bindikleri dalı kesmek olacaktır. Bu yüzden haber fotoğrafıyla uğraşan kişiler, olabildiğince dürüst bir şekilde gerçeği aktarma çabası içindedirler.
Haber fotoğrafçılığının kısıtlı bir zaman içinde bir olayı aktarma zorunluluğuna, fotoğrafın anlık bir anlatım aracı olma özelliği, bir başka deyişle görüntü üretim hızı çözüm getirmektedir. Bir konunun fotoğraflanması, saniyeler kadar kısa bir zaman dilimi içinde gerçekleşebilmektedir. “Fotoğraf gerçekten, bir sokak sahnesi, doğal bir ortam, doku ve anlık bir ifadenin yansıtılmasında aslına çok uygundur” (Arnheim, 1974, S.157). Doğal bir ortamda meydana gelen bir olayın haber fotoğrafının çekilmesi için mekanda bir fotoğrafçının bulunması yeter koşuldur. Boynunda fotoğraf makinesi asılı bir fotoğrafçının konuyu aktarması için yapacağı tek şey makinesini konuya doğrultup, deklanşöre basmaktır. Anlık ifadeler ve olaylar, oluş anında, fotoğraf teknolojisinin sağladığı kolaylıkla, bir fotoğraf makinesinin içindeki filme sabitlenebilmekte ve bu görüntü istenildiği anda istenilen yayın organında basılabilmektedir. Haber fotoğrafının anlık kayıt mekanizması, olayı bütün doğallığıyla yansıtabilme özelliğine sahiptir.
Fotoğrafın en önemli özelliklerinden biri, zamanı dondurabilmesidir. Fotoğrafın çekildiği anda, akan zaman içinden anlık bir dilim, daha sonraki bir zaman boyutunda kullanılmak üzere dondurulup saklanabilmektedir. “Her olay kendi zamanına kayıtlıdır” (Berger, 1987, s. 14). Ancak haber fotoğrafı, olayın kendi zamanında farklı bir kayıt mekanizması oluşturarak, o olayın farklı zaman boyutlarına taşınmasına olanak sağlamaktadır. Böylece, haber fotoğrafçılığı sayesinde, kendi zamanına kayıtlı olay, daha sonraki zaman boyutlarına taşınabilme esnekliğine kavuşmaktadır.
Haber fotoğrafçılığının bu özelliği sayesinde, olan olaylardan, o anı yaşamayan insanlar haberdar olabilmektedirler. “Foto muhabiri sadece, nesnel gerçeklerin kendi öznel deneyimleriyle buluşması yoluyla kendi zamanına tanık olabilir. Her zaman tetikte oluşu ve gözlem yeteneği, onun fotoğraflarını diğerlerininkinden farklı kılar” (Gidal, 1973, s. 6). Haber fotoğrafçılığının en önemli özelliği, haber fotoğraflarının, insanların bilme ve öğrenme gereksinimlerine cevap vermesidir. Haber fotoğrafçısı, kendi öznel görüş açısıyla, olayların gerçekleştiği mekanlarda doğrudan bulunarak, nesnel gerçeklikleri okuyuculara aktarmaktadır. Aslında yaptığı şey olayları okuyucuya yansıtmak amacıyla tanıklık etmektir. Ancak olayların oluş anında fotoğraf çekebilmesi için fotoğrafın anlık kayıt mekanizması ile kendi gözlem yeteneği ve her zaman tetikte olan habercilik içgüdüsünden yararlanması gerekmektedir.
Her zaman bu tür hızlı davranması gerekmese de, bazı durumlarda olayın meydana geliş hızı, fotoğrafçının anlık karar vermesini ve olayı saniyenin dilimleri içinde yakalaması gerekmektedir. Bu duruma en güzel örneklerden biri, Robert Capa’nın 5 Eylül 1936 tarihinde İspanyol İç Savaşı’nda çektiği, gelmiş geçmiş en büyük savaş fotoğraflarından biri olarak anılan “Sadık Askerin Ölümü” isimli fotoğrafıdır (Lacayo and Russel, 1995, s. 88). Yandaki bu fotoğraf, haber fotoğrafının çekildiği anın önemini vurgulayan en güzel örneklerden biridir. Çapa içgüdüsel, belki de rastlantısal olarak, askerin tam kafasından vurulduğu anda deklanşöre basarak, savaş içindeki en dramatik an olan ölümün gerçekleşmesini fotoğraflamıştır. Bu fotoğraf bir saniye önce ya da bir saniye sonra çekilmiş olsaydı, belki de çok sıradan bir savaş fotoğrafı olarak tarihteki yerini alacaktı. Oysa Capa, her an her şeyin olabileceği savaş ortamında tetikte bekleyerek, fotoğrafın zaman içindeki küçük bir anı kaydedebilme özelliğini başarıyla kullanarak, savaşla özdeşleşen bir ikon ortaya çıkarmıştır.
Fotoğrafların kitle iletişim araçlarında basılması, özellikle bu işlemin gerçekleştiği 19. yüzyılın sonlarında, fotoğrafçılığın farklı türlerinin oluşması anlamında önemli bir işlev üstlenmiştir. Fotoğraflar gazete ve dergilere basılmadan önce, galerilerde görülebilen bir sanat nesnesiydi. Dolayısıyla fotoğrafçılar geniş kitleler tarafından tanınmamaktaydı. Fotoğrafçı için de tanınabilmenin yolu fotoğraf sergileri açmaktı. Gazete ve dergilere basılan fotoğraflar bu durumu değiştirmiştir.
“Fotoğrafların dergilerde ve kitaplarda basımının gerçekleştirilmesi, fotoğrafçıları ün için sergi açma bağımlılığından kurtarmıştır. Bu durum, eski sanat için sanat anlayışıyla çekilen sergi fotoğrafları ile fotoğrafın gerçek alanı olan yaşam ve gerçeklikle ilgili, basına yönelik fotoğraflar arasındaki farklılığı daha da açmıştır.” (Gernsheim ve Gernsheim, 1965, s. 208).
Topluma bir ileti aktarma kaygısında olan fotoğrafçı, sergi açarak küçük ve seçkin bir kitleye ulaşmanın yanı sıra, gazete ve dergilerde yayınlanan fotoğrafları ile büyük bir halk kitlesine ulaşabilme olanağına kavuşmuştur. Bu gelişmeyle birlikte, gazete ve dergilere konu olan haberlere yönelik olayların fotoğraflanması da yaygınlaşmıştır. Bu sayede, fotoğrafın doğasında olan anlık olayların görsel durağan bir kareye kaydedilmesiyle, fotoğraf konu olarak yaşamın gerçekliğinin içine girmiştir. Ayrıca, günümüzde haber fotoğrafçılığı ve fotojurnalizm yapan Sebastiao Salgado, James Nachtwey gibi fotoğrafçılar, sanat fotoğrafçılarından daha fazla tanınmakta ve bilinmektedir. Bu konuda, haber fotoğraflarına yer veren kitle iletişim araçlarının ulaştıkları geniş izleyici sayısının önemi yadsınamaz.
Haber fotoğrafçılığının bir diğer önemli özelliği ise, sözcüklerle, bir başka deyişle yazıyla desteklenmesidir. “Yazı ve fotoğrafın bir arada kullanımı, gerçekten haber fotoğrafçılığının temel ilkesi ve en Önemli özelliğidir” (Carlebach, 1992, s. 1). Gazete sayfasında, fotoğraflar yazıyı, yazı da fotoğrafları desteklemektedir.Haber fotoğrafçılığı tek bir kare fotoğrafla gerçekleştirilebildiği gibi, gerekli durumlarda birden fazla destekleyici fotoğraf da kullanılabilmektedir. Bu durum, sözcüklerle desteklenen bir grup fotoğrafla bir konunun anlatılması olan foto makale adı verilen bir anlatım tarzını ortaya çıkartmıştır. “Life dergisinin ilk sayısındaki editör John Shaw Billings, Margaret Bourke-White’ın Fort Peck kenti üzerine çektiği kapsamlı fotoğrafları (yanda) dokuz sayfa yayınlayarak çağdaş foto makalenin ilk örneğini ortaya çıkartmıştır” (Time- Life Editors, 1972b, s. 62). Foto makalenin daha önce Almanya’da örneklerinin olduğunun bilinmesinden dolayı, Life dergisindeki ilk örneğin günümüz foto makale türüne benzerliğinden ve kapsamının genişliğinden ötürü böyle anıldığı düşünülmektedir. Foto makale, tek bir haber fotoğrafıyla karşılaştırıldığında daha yoğun ve kapsamlı bilgi içermektedir. Çünkü, her bir fotoğrafta, bir olayın farklı boyutlarının detay bilgilerine yer verilebilmektedir. “Bir foto makale yaratmak, bir konu üzerine birden çok fotoğrafın düzenlenmesini gerektirir, böylece herhangi tek bir fotoğraftan daha derin, daha tam, daha kapsamlı ve daha yoğun bir görüş ortaya çıkarılabilir” (Time- Life Editors, 1972b, s. 54). Belgesel fotoğrafçılığın önemli kollarından biri olan foto makale tekniği, haber fotoğrafçılığında da kullanılabilmektedir. Önemle vurgulanması gereken bir konuda, fotoğrafçı çok sayıda güzel fotoğraf getirmişse, konu birden fazla sayıda fotoğrafın habere eşlik etmesi ve hatta tek bir habere bol fotoğraflı olarak bir sayfa ayrılarak sunulması olanaklıdır. Bu, genellikle dergilerde kullanılan bir sunum biçemi olan foto makalenin gazete sayfasındaki kullanımıdır. Böylece konu, daha kapsamlı ve derinlikli olarak, fotoğrafların anlatım gücünün yoğunluğuyla okuyucuya sunulabilmektedir.
“Fotoğraf ve sözcükler arasındaki ilişkide, fotoğraf yorum için yalvarır ve sözcükler genellikle yorumu sağlar. Fotoğraf kanıt olarak reddedilemez, ancak anlam olarak zayıftır. Anlam sözcükler tarafından verilir. Sözcükler ise kendi başlarına kullanıldıklarında genelleştirme düzeyinde kalırlar. Fotoğrafın itiraz kaldırmayan yapısı sözcüklere özel bir özgünlük katar. İkisi birlikte çok güçlü olurlar, sorulan sorular tamamıyla cevaplarını bulur.” (Berger ve Mohr, 1989, s. 92) Sadece yazıdan oluşan bir gazete sayfası, inandırıcılık yönünden zayıf kalmaktadır. Çünkü sözcükler, görsel olarak algılanan bir olayın yazıya çevirimidir. Her türlü çeviride bir anlam kayması olasılığı vardır. Haberi yazan kişi olayı kendince sözcüklere dökmekte ve algılayan kişi de, bu kodlamayı açımlarken yine bir yorumlama yapmaktadır. Bu durum, olayın aktarılırken anlamının da değişime uğrama riskini İçinde barındırmaktadır. Fotoğrafın doğrudan gösteren olma özelliği, sözcüklerin soyutluğunu gidererek, olayla ilgili somut bir kanıt oluşturmaktadır. Ancak salt fotoğraf da kendi başına yeterli tanımlamayı yaratamamaktadır. Fotoğrafta görülen nesnelerin tanımlanması gerekmektedir ki, bu da sözcüklerin görevidir. Dolayısıyla, fotoğraf ve sözcüklerin bir arada kullanıldıkları anlatım yolu, hem fotoğraftan hem de yazıdan daha güçlü, yeni bir anlatım biçemi oluşturmaktadır. Bu sayede okuyucu üzerinde, en üst düzeyde bir anlaşılma ve etki yaratılabilmesi olanaklı duruma gelmektedir.
Melih Zafer Arıcan’ın makalesinden alıntıdır.