Fotoğraf: Yunanca Photos ‘ışık’ ve Graphos ‘çizmek’ sözcüklerinin birleşmesinden oluşan terim. Optik ve kimyasal süreçleri kullanarak yüzey üzerinde kalıcı görüntü elde etme. İngilizce ‘Photography’ sözcüğünün karşılığıdır.
Fotoğaraf sözcüğü ilk kez İngiliz SirJohn F. W. Herschel (1792-1871) tarafından 1840 yılında kullanılmıştır. Sir John, yakın arkadaşı olan İngiliz bilim adamı William Henry Fox Talbotun (1800-1877) uyguladığı yeni yöntemle, yüzey üzerinde elde ettiği görüntüye fotoğraf adını vermiştir. Yunanca photos ‘ışık’ ve graphos ‘çizmek’ sözcüklerinden oluşan Photography İngilizce de fotoğraf karşılığı olarak kullanılır. Yani fotoğraf İngilizce bir sözcüktür, kökeni ise Yunanca’dır,
Fotoğraf makinesinin görevi görüntü oluşturmaktır. Fotoğrafın bulunuşuyla ilgili olarak iki temel tarihsel gelişme vardır. Birincisi, yüzey üzerinde hayali görüntünün oluşturulması. İkincisi ise yüzey üzerinde gerçek görüntünün elde edilmesidir. İnsanoğlu tarihin ilk günlerinden beri yüzey üzerinde çeşitli görüntüler görmüştür.
Yansımalar ve gölgeler yüzey üzerinde ortaya çıkan bir tür resimdir. Bunlar yüzey üzerinde kalıcı değildir, geçicidir yani hayalidir. Gözle görülür, ancak elle tutulamaz bu yönüyle gerçek değillerdir. Yansımaların ve gölgelerin ortaya çıkabilmesi için üç temel öğe gerekir: Nesne, yüzey ve belirleyici olarak ışık.
İnsanların karşılaştıkları yansımaların ve gölgeleri belirli bir yüzey üzerinde kalıcı duruma getirmeye uğraşmıştır. Bu çabalar iki temel doğrultuda gelişmiştir. İlki yüzey üzerinde ışık yoluyla elde edilen görüntülerin fizik bilimindeki gelişmeler ve optik kullanılarak nitelikli duruma getirilmesidir. İkincisi ise optik aracılığıyla elde edilen görüntüleri kimyanın da yardımıyla yüzey üzerinde kalıcı hâle getirilmesidir.
İşte bu çalışmalar sonucunda fotoğraf belirli bir yüzeyde kalıcı hale getirilerek fotoğraf ortaya konmuştur.
Günümüz teknolojisinin de ilerlemesiyle insanların günlük yaşamda yer alan yegâne unsurlardan biride artık fotoğraftır. Özellikle cep telefonlarıyla fotoğraf çekilebilmesi ve cep telefonlarındaki fotoğraf teknolojisinin oldukça ilerlemesi fotoğraf çekilmesini oldukça artırmıştır. Günümüzde artık hemen hemen herkes mutlaka bir fotoğrafla iç içedir. İşimizden tutun bilgisayarımıza kitaplardan tutun dergilere hemen her alanda fotoğrafla karşı karşıyayız.
İnsan hayatında önemli bir yer edinen fotoğraf herkes tarafından üretilebilmektedir. Benim 3 yaşındaki yeğenim bile fotoğraf çekip başka insanlara bunu gösterebilmektedir. Fotoğraf makinesini kullanmak için ahım şahım bir eğitime ihtiyaç duyulmamaktadır anlaşıldığı üzere. Hemen her yaş grubunda insanlar fotoğrafa merak duymakta ve fotoğraf çekmektedirler.
Fotoğraf makinesiyle insanlar yaşadıkları güzel anları, gördükleri güzellikleri, hayatlarındaki önemli olan olayları fotoğraflamışlardır. İnsanlar bu fotoğrafları aslında bir iletişim aracı olarak ta kullanmışlardır. Bir haber fotoğrafı ya da o anki mutluluklarını ifade eden bir fotoğraf aslında bir iletişim biçimidir. Bu durum büyük kitlelere aynı mesajı vermek içinde fotoğrafın kullanılmasına yol açmıştır. Ayrıca bu fotoğrafların her biri birer belge konumundadır. O durumu o anı o olayı yansıtan bir belgedir fotoğraf. Teknoloji ne kadar ilerlese de fotoğraf bu konumundan hiçbir şey kaybetmemiştir.
Fotoğraflar aynı zamanda birçok kitleyi de aynı anda harekete geçirebilen bir iletişim biçimini de ortaya çıkarmıştır. Başında akbaba bekleyen zayıflıktan ölmek üzere olan çocuğun fotoğrafını hepiniz görmüşsünüzdür. İşte bu fotoğrafı çeken ve fotoğrafın kendisi büyük toplumsal olaylara, toplumsal yardımlara ve dünyanın bu alandaki eksikliklerini göstermeye önemli ölçüde katkısı olmuştur.
Aslında fotoğraf çok da anlatılmaz yaşanır desek yeridir. Bir çocukluk fotoğrafına baktığımızda hissettiklerimiz, bir gökyüzü fotoğrafına baktıklarımızda hissettiklerimiz bize yaşadığımızı hissettirir. Fotoğrafçı aslında bir yazardır. Yazar kelimeleri kullanırken fotoğrafçıda fotoğrafları kullanır. Önemli olan okuyana yada izleyene hissettirmek değil midir?
ALINTI